bugün

entry'ler (2110)

ben bu yazıyı sana yazdım

"eskiden mükafatı olan her şeyin şimdi bedelini ödüyoruz.
gri sabahlar dolaşıyor tepemizde. sabahlar tepemizde, geceleri ayaklarımız altına almışız.
ne çok şeyi ayaklarımızın altına alıyoruz, pek az şeyin yeri başımızın üstünde.

geceleri sevmek herkese nasip olmaz diyor tanrı. kimse duymuyor onu. gönderdiği vahiyler, gönderilene pek ulaşmıyor. muzdaribiz.
bazen aşık oluyoruz, bazen nefret ediyoruz, bazen ikisi birden oluyor.
meşguliyetlerimizi kendimiz belirlediğimiz sürece özgürüz. birine aşık olmak da buna dahil, birinden nefret etmek de.

bir şeylerin külünün izi kalmış gömleğimizde, uzanıp silkelemiyoruz. sert bir rüzgara ihtiyacımız var, şemsiyelerimiz hep tersine dönük.

güzel gözlü kadınlara şiirler yazıyoruz, okumuyorlar. güzel gözlü kadınlar, güzel gülen kadınlar, güzelliklerinin farkındalar. çirkin adamların onlar için yazdıkları umurlarında olmuyor. çirkinlik hala fiziksel. bu değişmeli.

-bütün bu meşguliyetlerin arasında ben, seni seviyorum frida. ara sıra birayı şişesinden içerken havaya kalkan burnun geliyor aklıma. tanrı böyle bir gezegen yaratmadı henüz. böyle bir şiire ilk kez denk geliyorum, kalkıp gidebiliyor oturduğu masadan..

-sığındığım yerler var, keşfedilmesinden korktuğum. başımı ellerimin arasına alıyorum.
gitarın tellerine vuruyorum ara sıra. bazen resmini koyuyorum karşıma. konuşmuyorsun frida, küs müyüz?

-görüyorum, hala bir yerlerde gülüyorsun yeşil yeşil. bu ormanları gözlerine sığdıran tanrı, beni seninle yan yana yürütemiyor mu? sadece soruyorum.
-sadece soruyorum tanrım. bak bu frida, bunu sen yarattın. adaletini sorgulamak gibi olmasın ama tanrım, beni de sen yarattın.

*yollara düştüğüm gecelerden geliyorum. özlediğim yerlerden. bilmediğim yerlerden, gitmek istediğim yerlerden, bayram sabahlarından, otogarlardan, tren garlarından, havalimanlarından, kavuşulan yerlerden, konuşulan yerlerden, gülüşülen yerlerden, şarap kadehlerinden, rüzgarda savrulan perdelerden, soğuk biralardan, filmlerden, sevilen müziklerden.. arkamı dönüyorum,
senin kapın.

kapalı..."

sözlük kızlarının fotoğrafları

Baya ciddi ciddi fotoğraf paylaşan falan var, şok. Kaç yaşındasınız arkadaşım siz? Sözlük nedir neden nicklerimiz var bizim burada ne işimiz var??
Buna fırsat verende kabahat ama mal her yerde mal çünkü önünü kesmek mesele.

Bir takım düşük egolu ve düşük zekalı yazarların fotoğraflarını paylaştığı yer, al sana yeni nesil uludağ sözlük..

yazarların şu an elinde tutmak istedikleri şey

(bkz: anan)

uludağ sözlük yazarlarının twitter sayfaları

Linki kopyala yapıştır sonra arkana yaslan izle yurdum sapıklarını. Kendi link paylaşıca cool feno kız paylaşınca orospu. Keşke ölsen.

intihara meyilim vallahi dertten

Kafanda dönüp dolaşan düşünceleri nasıl susturuyorsun?
Geçmişini susturabilir misin ya da ondan sıyırıp yakanı, kurtarabilir misin?
Ben kurtulamıyorum mesela, yapabiliyorsan bana yardım eder misin?
Travmalarla doluysa çocukluğun, çocukluğunu hatırlayıp mutlu olabilir misin?
içindeki çocuğu kaç kere öldürdüler bana bi sayabilir misin?
Yoksullukla dolu tek göz odalarda anasız-babasız büyüyüp barbie bebek giydirebilir misin?
Hakettiğin her şeye başkaları sahip olurken bi daha dener misin?
Sevdiğin adama başkası sarılıyorken bi daha sever misin?

Düşlediğin hangi geleceğe başı dik çıkabilir ki bu geçmişin?

sözlük yazarlarının itirafları

her gelen içimdeki leyla'dan bir parça alıp götürdü.
onun kesmeye kıyamadığı kömür karası saçları vardı, babasınınkilere biraz olsun benziyor rengi diye şükrettiği ela gözleri.
onun küçücük elleri vardı, öpülesi.
kestiler saçlarını, çok ağlattılar ve bırakıp gittiler ellerini.

ve en fenası hiçbiri gerçekten kimi öldürdü bilmedi. baktı ama görmedi..

hastası olunan sözler

"Başkaları gitmiş olur gidince,
bir sen yakınsın uzak kalınca."

sözlük yazarlarının itirafları

mazi kalbimde yaraymış, bir fotoğrafla anladım.
ansızın karşıma çıkan, sevdiğim adamın fotoğrafı.
eskiden sevdiğim, sevildiğim, günlerce mektubunu beklediğim, gözlerime şiirler yazan adam.

bazen biter, sebebe gerek duymadan ve açıklamalara.
biter, susar ve adam gider.
senin elinde mektuplar kalır, kutuda yolladığı kahve çekirdekleri. gözlerimin kahvesi.
bir gün kokumuz aynı olur mu nihayetinde demişti, bir gün bile aynı olmadı.

bahtım saçlarımdan karaymış, bunu anlamam çok zor olmadı.
hayatıma giren herkes birer birer gitti. ben sonra ne yaparım düşünmeden.

sevdiğim adam fotoğrafta gülüyordu, kısılmıştı gözleri yine. saçlarında beyaz gölgeler vardı artık.
sahi o kadar uzun zaman mı oldu yüzünü görmeyeli?
yanında ki kadın gülüyordu, bir zamanlar benim güldüğüm gibi. bir zamanlar bana sarıldığı gibi sarılmıştı sevdiğim adam, huzurluydu belli.

beni unutmuştu, aklına bile gelmediğimden eminim.
kadının parmağında yüzük vardı, acaba nasıl evlenme teklif etti?

göğsünde uyutmadı beni, bir buseyle avutmadı bile.
aklına gelmediğim, gelmeyeceğim onlarca gün olacak ama insan her gün anımsar mı aynı gözleri?

neden ben

62'den tavşan yapmayı bilmeyen birine 6 daki tavşan götünü anlatamazsın. işte tam da bu yüzden.

uludağ sözlük

bu sözlük adına üzüldüğüm için kendime gülüyorum.
burası çöplük, burası lise 1 kantini.
ama hata sizde değil, cebi biraz daha para görecek diye burayı çöplüğe çevirenlerde.

sözlük yazarlarının itirafları

https://www.youtube.com/watch?v=j5w0_AUXoOA

bana bir şeyler anlat canım çok sıkılıyor..

anlat, içinden git dediğini. gözlerime bakamadığını, en son gözlerime ne zaman baktığını anlat.

yanımdasın, susuyorsun. susuyor, konuşmuyorsun. bakıyor, görmüyorsun. beni en son ne zaman gördüğünü anlat.

sana sayfalarca mektup yazan kadından nasıl bir yıkıntı yarattığını anlat.
kocaman gülen gözlerinden geriye kalan mor halkaların rengini anlat.
o kadının en zor gününde başka kadınların omzunda uyuduğunu anlat.
vermek zorunda olmadığın ama verince tutmak zorunda olduğun sözlerden kaçışını anlat.
sevmediğin halde seviyorum demenin iğrenç ikiyüzlülüğünü anlat.
bir kadına özlemekten utanmayı öğrettiğini anlat.

hadi bir şeyler söyle, çocuk gözlerim dolsun. içinden git diyorsun biliyorum, gideceğim bu son olsun.

gecenin şarkısı

senin omzunda senin için ağlamak istiyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=j5w0_AUXoOA

zall

tüccar.

başarısız bir yalancı

"saat 1 i 39 geçiyor..
nisanın son demlerini yaşıyoruz..
ve belki de hayatın sunduğu şansların sonlarına yaklaşıyoruz..
o konuda net bir bilgi yok..!

saat 1,39
ve ben, uyandığım andan bu yana geçen süre bir yılı tamamlamak üzere..
içimde sürekli doğup batan bir güneş var..
benden gizli şarkılar söyleyen bin bir türlü nebatat..
saat 1,39 ve ben yalnızlığı bayram yerine çevirme denemelerindeyim…
kaybetmek bazen gereğinden fazla üzüyor…

suskun kalan bir sürü şiirle başbaşa kalıyorsun bir defa.. hiç çekilmiyor suskunlukları. o gözlerine bakarken, o gözlerinin bana baktığını görürken, o alaycı mı, sevecen mi, hisli mi, soğuk mu olduğunu bir türlü çözemediğim gülüşünü farkederken içimde tarih, felsefe ve sanat baştan yazılıyor…

umarsız bir şair efsane olma yolunda ilerliyor ruhumun derinliklerinde, bilge bir keşiş efsanevi laflar ediyor, binlerce yıl sonra konfiçyusa maledilecek laflar, klişe balıkçılar, evsiz şarapçılar ve bilimum babacan karakterleri televizyonların gerçek oluveriyor aniden ve haber vermeden hiç kimseye dünyayı gezip-görüp-geçirmiş oluyor adeta…

ve zihnimde bir cemal süreyya…

******

şimdi zihnimde cemal süreyya
oturmuş bir şiir yazıyor, kendi sesinden…
kulaklarımda paganini 25. sonatını yaratıyor
içli içli düet yapıyor cohenle tom waits
sen gelmişsin, bana katlanmaktan bahsediyorsun…

ben ölebilmenin kıyılarında gezmek için koşturuyorum yıllardır…
ve ya ölümsüzlüğü, ya hayatsızlığı arıyorum her satır arasında…
bulamadığım ama aradığım binlerce yol var, binlerce mısra arasında kaybolmuşluğum var…
ve eski mahallemizin arka bir sokağı gibi afeta zinhim…
geceleyin nerede olduğumu tam kestiremiyorum da, sen güldüğünde huzur doluyor içim..
sokağımı aydınlatıyorsun,
o top koşturduğum sokakta oturuyor olmanın huzurunu veriyorsun bana,
sonra arkanı dönüyorsun,
ve
sanırım gidiyorsun..

********

şimdi sen gidersen, benim içimdeki cemal süreyyanın sesi kısılır..
kendi sesinden şiirler yazamayabilir o zaman, bu kötü olabilir..
gidersen yollarına engel olasıca karlar yağabilir inşallah..!
ama bunlar benim umrumda olmayabilir..

sen gidersen ben başarısız bir yalancı olabilirim..
yani, şey, gitmek mi lazım..?

özür de dilerim sevgilim ama gidersen..
zira bütün bunların sadece benimle alakalı olduğunun ciddiyet ile farkındayım..
başarısızımdır zaten bu tip konularda, sevmek-sevilmek-özlemek konularında ciddi bir çözememişlik duygusu hakim..
hissi şeyler biliyorum ama, yine de ölüm kadar değil hani..
ben bu kadar zorlamamıştım ki seni…

cidden hayatımın çay bardağına doldurulmuş orta demli çayı..
şimdi çok zamansız değil mi gidecek bir yolun içinde olmak..
benlik bir sorun yok, ama şu yeni aldığım beyaz betta yok mu, o diyor ki giderse bana nazar değebilir..
sonra biliyosun eşini de aldım, o da beyaz, ben de beyazım diyor, o da bizi nazardan koruyor..

şimdi sen gideceksin diye sırf bu iki güzelim balığa kıyılır mı mangal kömürüm..
yalancı olmama değer mi bu gidiş, onu bari söyleseydin…

ölümünü anlatıyorum burada,
halbuki olan sadece bir resmini görmek, yine içinde sokağı aydınlatan bir gülüşle…
ve tabiki bu bir keşke değil, bu bir ah…
bu bir iç yanması, bu bir yanmak, bu bir içi acımak hali…

sana sevgilim diyorum..
bu bir ah değil
keşke de değil…
yaparım ben öyle küçük süprizler,
yüzüne söyleyemem belki diye -gözümü kapadığımda söyleyemiyorum zira-
ve belki de bu umutmaya başlamak için çok kötü bir yol…

ve ben belki de çok kötü bir yalancıyım."

sözlük yazarlarının itirafları

Sen kilometrelerce uzaktasın. O uyuyor, ayakları yorganın dışında kalmış. Ayaklarını ısıttığın geceleri hatırladın mı?
Hatırladın elbet, ona dair hiçbir şeyi unutmadın ki.
Güldüğünde küçülen gözlerini, utandığında titreyen kirpiklerini, üzüldüğünde büzdüğü dudaklarını. Sen ona dair hiçbir şeyi unutmadın.

Nasıl unutur ki insan? Yaşadığın kalp çarpıntıları, bir mesajı için elinde telefonla uyuya kaldığın sayısız geceler, yüzünü yarım saat görmek için gittiğin kilometreler.

Sen unutsan yollar unutmaz, geceler unutmaz, kalbin unutmaz.
Ama o uyuyor şimdi. Unuttu seni, hala unutulmadığına dair ümidin tükensin istemem ama o unuttu ve uyuyor şimdi.
Sevilenler unutur, sevenler unutmazmış.

Sahi, sen hala neden uyumadın?

devlet bahçeli

https://www.youtube.com/watch?v=9ZzwGiaZiQ0

"evlenemedim, bir oğlum olmadı mesela.."

yaran videolar

https://www.youtube.com/watch?v=D4gt5F0SIck

gecenin şarkısı

https://www.youtube.com/watch?v=ZAL-4A3lOb4

"Son defa kardeş gibi yum gözünü bak ruhuma, iyileşmiyor senden sonra."

ben bu yazıyı sana yazdım

duruyorsun orada. taksiyle on dakika, dolmuş olsa bu saatte yarım saatlik uzaklıkta. şimdi kalkıp gelsem, dayansam kapına? ama önce bi durup düşünmem gerek bakma öyle nolur suratıma.

dizlerim kan içinde on yaşımdan beri. binemediğim bisikletler, yürüyemediğim yollar ve beni kıçımın üstüne bırakıp giden adamlar yüzünden. sen ilk değilsin yani koy o vicdanı yerine, harcama lütfen boşuna.

ne zaman baba diye seslenmeyi özlesem aklıma kanayan dizlerim gelir, düştüğüm her taş bankın üstünden beni kaldırsın diye ağlardım ve ben ne zaman seslensem ona, gelirdi koşa koşa. ta ki gelene kadar aralığın altısına. gitti, ertesinde doğum günümün, doğum günü pastam bile bitmemişken daha. o gün dizlerimin üstüne bir kez düştüm ve dizlerim ağladı tüm gözyaşlarının inadına.

sen. bunların hiçbirinden haberin dahi yok. duruyorsun orada. dizlerimi kanattığından, dizlerimi kanatan kaçıncı adam olduğundan haberin yok. senin de toz pembe hayatında benim kanayan dizlerime yer yok, biliyorum.

"sen benim neler çektiğimi bilsen
bunu bilmekten ölürdün.."

sözlük yazarlarının itirafları

..ben o mayıs en sevilecek yaştaydım, bir daha hiç sevilemeyecek kadar yaşlandırdılar.